28 Şubat 2011 Pazartesi

Libya´da Yasayan Türkiye Vatandaslari´nin Tahliye Operasyonu´nun Gosterdikleri;

Libya´da Yasayan Türkiye Vatandaslari´nin Tahliye Operasyonu´nun Gosterdikleri;

Bugün sabah her zaman oldugu gibi uyandigim gibi Kahve Makinesini ve Bilgiyarimi actim (: Ulusal ve uluslararasi basini tararken aklima bir kac hafta önce Facebook Profilime düstügüm notu hatirladim.Aynen soyle yaziyordu; „Libya´da yasanan olaylarin golgesinde orada yasayan Türkiye Vatandaslarinin Tahliyesi Türkiye´nin yaklasik 8 senedir sürdürdügü Dis Politikasi icin bir sinav niteligindedir,izleyip gorelim“. Evet bundan cok degil,bir kac hafta Dünya Gündemi Libya ve Kaddafi´nin „Tunus Efekti“ olarak adlandirilan Ortadogu&Kuzey Afrika´daki dönüsüme direnip direnemeyecegi konusuluyordu.Ulusal Medyamizda Basbakan´in Libya yonelik olasi tutumunu ongormeye ve orada is icabiyla yasayan Türkiye Vatandaslarinin bolgedeki olaylardan nasil etkilenecegini tartisiyordu.Basinda bir kac gün sonra Ana Muhalefet Lideri´nin de tartismalara katilmasiyla beraber Hükümet´in Misir´da yasanan olaylara kisa bir sure icerisinde Demokrasi soylemini one cikararak Mubarek´e seslendigini,fakat Kaddafi´ye yonelik ayni kararli tutumu sergileyemedigi yonunde farkli koselerden sesler yukselmeye basladi.Tam o sirada Libya´daki Türkiye Vatandaslarinin Isyanci Gruplarin kontrolü altindaki bolgelerde yasadigi sikintilar daha acik bir sekilde gün yüzüne cikmaya baslamisti.

Bu noktada Facebook Profilime düstügüm not bence cok anlamliydi.Cunkü beni taniyan arkadaslar bilirler AK Parti Hükümeti´nin iktidara geldigi süre icerisinden bu yana Demokratiklesme yonunde attigi adimlari durdugum Siyasi Gorus-Liberalizm ekseninde desteklemisimdir.Ergenekon Operasyonlari´ndan tutun da,Avrupa Birligi Müzakere Süreci´ne ve Reformlara uzanan alanda bazi eksik noktalari ara ara kendimce elestirsem de cogunlukla savunmusumdur.Fakat Dis Politika konusunda ozellikle Dis Isleri Bakani Davutoglu´nun Bakan olmadan onceki hayatini ve kitaplarini takip eden bir kisi olarak teorik bazda Stratejik Derinlik´in bende yeni bir ufuk actigini kabul etmem gerekiyor.Komsularla Sifir Sorun Politikasini kendimce Ortadogu-Kafkasya-Balkanlar ve Orta Asya Cografyasi´nda Karsilikli Bagimlilik ilkesini goz onune alarak, bu cografyada yasayan halklarla Türkiye´nin gecmisten gelen tarihsel ve sosyal baglarini da inkar etmeden kurulacak cercevenin bir konsepti olarak goruyordum.Ülkemizin Dogu Dünyasi´na sirt cevirmesine dayali politikalarinin devletin kendi halkina da yabancilasma tehlikesini beraberinde getirdigini düsünen birisi olarak bu vizyonun Ic Barisin daha genis anlamlarda deger kazanacagina inaniyordum.

Bununla beraber Türkiye´nin Bölge´de Düzen Kurucu olma iddiasini ortaya koymasina ragmen,Dis Politikada Vizelerin Kaldirilmasi,karsilikli ticaretin artmasi ve uluslararasi imaj ve guvenirligin artmasina ragmen,beklenen basarilarin hala saglanip saglanamayacagina dair bir kusku icimi kemirmeye baslamisti.Cünkü Ermeni ve Kibris Sorunu devam ediyor,Avrupa Birligi ile Muzakereler tikaniyor,Ortadogu Cografyasi´nda ustlenmeye calistigimiz Kolaylastirici Roller tam anlamiyla sonuca ermiyordu.Aktif,on-alici,dinamik bir Türkiye goruntusu vardi ama sanki istenen Basari saglanamamis gibiydi.Biraz da su duruma benzetiyordum ben bu Basari istegini;biliyoruz ki Davutoglu Milletvekili kontenjanindan degil Meclis Disindan gelerek Bakan olmus biri olarak Meclis icinde sahsi Güvenoyu´nu tescil ettirecek bir arac olabilirdi,ona bu yonde yoneltilebilecek elestirilere karsi da bir kalkan belki de. Tekrar ifade etmek zorunlulugunu hissetmeyim ki,Akademik acidan Davutoglu´nun Mesruiyeti´ni sorgulamaya Meclis´te bulunan herhangi bir Milletvekilinin potansiyeli yetersiz kalacaktir.Gonul isterdi ki Mecliste bu tarz Milletvekilleri olsun ama,Soguk Savas doneminden arta kalan Emekli Diplomat ve Askerleri bu alanda istihdam etmeye calisan yaklasimlar devam ettigi muddetce beklentilerimizin asili kalacagini tahmin etmek hicte zor degil (:

Tüm bunlar yasanirken Dis Isleri Bakanligi´nin bunyesinde olusturulan Kriz Masasi, Basbakanlik Acil Kurtarma Mudurlugu,GenelKurmay Baskanligi ve Kizilay gibi kuruluslarla beraber yapilan toplantilarla sekillendirildi.Tüm olasiliklarin goz onunde bulunduruldugu,bir yada iki haftalik bir süre icerisinde bolgede yasayan Vatandaslarimizin tahliye edilecegi duyuruldu.Bu süreci herkes gibi bende beklemeye basladim.Cok degil bir kac gün sonra ilk haberler ajanslara düsmeye basladi.Olumlu gelismeler vardi ama heyacan devam ediyordu,cunku Isyancilarin kontrol altinda tuttugu sehirlerin ve bolgelerin sayisi artiyor,isyancilarin Profili tam olarak cikartilamadigi icinde tam olarak olaylarin nereye gidecegi ongorulemiyordu.Burada okuyan arkadaslarim icin kücük bir bilgi notu verilmesini düsünüyorum.Libya denilen ve aslinda birbiriyle tarihsel ve sosyal anlamda farkli cografi alanlardan olusan bolge, Türkiye´nin yaklasik 3-4 kati büyüklügünde bir alana esittir.Bu alanda yasanan tarihsel sürec,bolgede Ulus-Devlet insasinin onunde engeller olusturmus,bolge hali hazirda Asiretler Iktidari uzerinden yürütülen,kurumlari zayif olan bir yapidadir.Zaten Kaddafi´nin de bu cografya da III.Enternasyonal-Yesil Kitap / Islam Sosyalizmi adiyla kurmaya calistigi yapinin da istikrarsizlik yaratmasinin temelinde bu yapiyla olan celiskileri soz konusudur.Burada asil vurgulamaya calistigim sey Libya´da herhangi bir Devlet otoritesi ve kurumlar alternatif olarak varligini sürdüremedigi icin bu cografya da Kurtarma/Tahliye Operasyonlari yapabilmek büyük bir belirsizligi icermektedir. Bu yüzden ki Bati Medyasi kendi vatandaslarinin akibetini sorgulayan yazilari gündeme tasidi.

Bir hafta süren operasyonlarla Türkiye bolgedeki tahliye islemini tamamladi.Bunu yaparken biraz once ifade ettigim gibi muhatap bulamama sorunundan tutun da,bolgedeki Türklerin ülkenin dort bir yanina dagilmis olmasi ve ayni ülke icerisinde Dogu-Bati´da farkli bolgelerde farkli otoritelerin/Libya icerisinde Kaddafi´nin oglununda teyit ettigi sekilde farkli otoriteler,sehir devletleri,kendi egemenliklerini ilan etmislerdi- üzerinden bu islemin gerceklestigini hesaba katin.Ayni zamanda sadece Libya´dan degil,daha bundan bir kac hafta once Devrimlerin yasandigi Tunus ve Misir üzerine giden Türkiye Vatandaslari´nin ülkemize intikal ettirildigini hatirlatmakta fayda var.Dis Isleri basta olmak üzere bu operasyonlara destek veren tüm kamu kurum kuruluslarini tebrik ediyorum.Cünkü Türkiye,vatandaslarini bolgeden alabilme cesaretini,imkan ve becerisini gostererek istedigi takdirde neler yapabilecegini bir nevi tatbikat niteliginde gostermis oldu.Kanimca bu olay bizlere Osmanli´nin dagilmasi sürecinde sonun baslangici olan 1912´nin (Libya´nin Osmanli Egemenligi´nden ciktigi tarih) 100.yilina yaklasirken bizlere artik Sevr Paranoyasindan cikmamiz gerektigini mi söylüyor?! (:

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder