12 Ocak 2010 Salı

Avrupa Komşuluk Politikası Üzerinden Güney Kafkasya'daki Bölgesel İşbirliği Süreci ve Türk-Ermeni İlişkileri'ne Bakış;


Avrupa Komşuluk Politikası geçtiğimiz on yıl içerisinde kavramsallaştıran bir projedir. 2004 yılında Avrupa Birliği'ne 10 yeni üye katılmıştır. Bu üye ülkeler genellikle Doğu Avrupa ve Balkanlar coğrafyasında yer almaktadırlar. Bu ülkelerin Avrupa Birliği'ne üye olmasıyla beraber Avrupa'nın sınırları değişmiştir. Bu değişime paralel olarak Avrupa Birliği Karar Alıcı Mekanizmaları bu yeni devletlerle olan ilişkilerini düzenleme kararı almıştır. Bir çok alanda işbirliği mekanizmaları kurmayı amaçlayan Avrupa KomşulukPolitikası özellikle Güney Kafkasya Doğu Avrupa ve Akdeniz'e kıyısı olan ülkeleri kapsamaktadır. AvrupaKomşuluk Politikası adı geçen coğrafyadaki ülkelerde değişimi ve dönüşümü amaçlamaktadır. Bu değişim vedönüşüm Avrupa Birliği ile "Partner Ülke" müzakereler üzerinden yürütülmektedir. Müzakereler hukukunüstünlüğü demokratik reformların gerçekleştirilmesi ekonomik standartların sağlanması, ortaksavunma ve dış politika konusundan eğitime uzanan yelpazede çok çeşitli alanları barındırmaktadır.

a) Neden Ermenistan? Post-Sovyet Coğrafyasındaki Devletlerin Genel Karakterleri;

Ben çalışmamda genel olarak Avrupa Komşuluk Politikası'nın GüneyKafkasya'da yürütülen bölgesel işbirliğisürecine etkisini araştırmak istiyorum. Özelde,Güney Kafkasya'dayer alan ve bölgesel işbirliği sürecinde bu zamana kadar yeterince aktif olmayan Ermenistan'ı incelemeye çalışacağım.Ermenistan bugüne kadarbelirli sebepler dolasıyla komşuları tarafından izole edilmekte olduğundan Avrupa Komşuluk Politikası'nın etkisinin gerçekliğini test edebilir olduğunu kanaat getirmekteyim.Ermenistan'la Avrupa Birliği alanında yürütülen müzakereler öncesinde buülkelerle ilgili demokrasi ve azınlık hakları ve bununla ilintiliolarak mülteeci hakları hususunda değerlendirmeler yapmak istiyorum. Bu üç parametre bizlere Avrupa Komşuluk Politikası'nın neden gerekli olduğunun somut göstergesi olabilir.

İlk olarak Bu ülkeler çoğunlukla demokrasi deneyiminin azolduğu ülkelerdir. Çoğunlukla Soğuk Savaşsonrasında demokrasiye geçişleri mümkün olmuştur. Geçen yirmiyıllık süreçte ülkeler eskisine nazarandemokratikleşme süreci içerisinde yol kat etmişlerdir. Fakat yine deAvrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatıraporlarına göre ülkelerin çoğunda yapılan seçimlerin güvenirliğişüphelidir.Bu ülkelerde muhalefetgruplarına çoğunlukla izin verilmemektedir. Ülke içindeki karar vericimekanizmalar arasında uyum yerineçatışma görülmektedir. İkinci olarak adı geçen ülkelerde farklı etnikgrupların varlığı söz konusudur. Buvarlık ülkelerin yeterli düzeyde demokratik standartlarda yeralmadıkları için sorunlarla karşılaşmaktadır.
Çünkü Bu etnik gruplar ya bir önceki siyasi otoriteden kalıntıolarak görülmekte veyahut komşu ülkedeki bir
başka etnik grupla ilişkili halde olduğu için "ulusalgüvenliğe" tehdit olarak görülür. Kısacası Çoğulculukuygulanmamaktadır. Üçüncü olarak da mülteci hakları ile ilgili konulardan bahsetmek istiyorum. BugünAvrupa'nın da başta gelen sorunlarından olan mülteci konusu Avrupa Komşuluk Politikası ile minimizeedilebilir. Bunu yapmak için öncelikle Partner Ülkeler'in bu konudaki muktesabata uyum sağlamasıgereklidir. Bu konuda da bu coğrafyada ciddi sorunlar ve hak ihlalleri söz konusudur.

b) Avrupa Birliği Post-Sovyet Coğrafyasında Neden Müdahil Olmalıdır?

Genel olarak betimlemeye çalıştığımız post-Sovyet coğrafyasındaki ülkelere dahil olan Ermenistan'da aynısorunları yaşamaktadır. Örneğin; Türk-Ermeni protokolleri sebebiyle 2009 Sonbaharından bu yana Erivan'dagösteriler yapılmakta,Ermenistan yönetimi bu gösterilere karşı kısıtlama yönünde tutum almaktadır. Aynışekilde 2007 yılında ekonomik kriz ve yönetim sorunlarının beraberinde getirdiği halk gösterileri deErmenistan yönetimi tarafından demokratik ölçülerle karşılanmamıştır. Bu durum bize muhaliförgütlenmelerin fikirlerini ifade etme hususunda zorluklarla karşılaşıldığını göstermektedir. Ayrıca Erivan'da halk arasında yaygın olarak kamu yönetiminde rüşvet ve yolsuzluk olduğuna inanılmaktadır.Bugibi konuların 2000'li yıllarda devam etmesi ülkelerin yönetimini zorlaştırmaktadır. Çünkü 21.yüzyılparametrelerinde ülkelerin bu şekildeyönetilmesi artık mümkün değildir. Bu durum Avrupa Birliği'ningüvenliği & Birleşik Avrupa fikrini zedelemektedir. Bu yüzden bu ülkelerdeki yapısal değişiklerinkolaylaştırılığı hususunda Avrupa Birliğimekanizmaları devreye girmektedir. Türk-Ermeni Dış İşleri Bakanları'nın 2009 Ekim ayında İsviçre'de imzalamış oldukları Protokol'deAmerikan-Rus liderlerinin yanında ev sahibi ülke ile beraber Avrupa Birliği Komisyonu'nu temsilen Güvenlik ve DışPolitika'dan Sorumlu Yüksek Temsilci Solona'nın da olması Avrupa Birliği'nin Güney Kafkasya'daetkin bir roloynamaya başladığının göstergesi olarak yorumlanabilir. Bu rolün artması ve etkin bir şekilde işlevselleştirilmesi Ankara ve Erivan arasındaki tutuma bağlıdır.
Ankara uzun yıllardan beri AvrupaBirliği tam üyelik müzakerelerini yürütmekte ve bir çok Komisyon Raporu'nda komşularıylailişkilerinedeğinilmektedir. AKP iktidarı ile beraber sekiz yılı aşkın bir süredir Ankara açısından komşularıyla iyi geçinme prensibininde daha aktif bir şekilde uygulandığı görülmektedir.Erivan'ın gelecekteki tutumunu daöngörebilmek için sosyo-ekonomik şartlarını da masaya yatırmakgereklidir. Aynı zamanda çoklu ve ikiliilişkiler alanındaki uluslararası ilişkiler kabiliyetini görmek elzemdir.Bu veriler sonrasında Avrupa Birliği ileAvrupa Komşuluk Politikası kapsamında yürütülen müzakerelerdeki"Eylem Planları" önceliklerinikarşılaştırma imkanına sahip oluruz kanaatini taşıyorum.

c) Ermenistan'ın Sosyo-Ekonomik Şartları ve Dış İlişkileri ;

Ermenistan Güney Kafkasya'da coğrafi olarak kesişim noktasındadır. Ermenistan'ın komşuları batıdaTürkiye, doğuda Azerbaycan yer almaktadır. Bu iki devletle diplomatik ilişkilsi yoktur. Kuzeyde Gürcistanve güneyde İran yer almaktadır. Gürcistan ve İran ile ilişkileri bugün fiili durumdadır. Fakat G.Osetya Savaşı ille beraber Gürcistan-Ermenistan ilişkilerinde yavaşlama görülmüştür. İran'ın İslam Devrimi'ni ihraç etme vefüze savunma sistemleri nedeniyle bölgesel ve küresel düzeydeki yalnızlığını da hesaba katınca Ermenistanizole olmuş bir noktadır. Ermenistan'ın bu durumuna özgün çok yönlü ve tamamlayıcı dış politika Erivantarafından yönetilmektedir.

– Küresel Seviye'de yürütülen İlişkiler;

Bu politikanın Avrupa Birliği Amerika Birleşik Devletleri ve Rusya olmak üzere üç saçayağı vardır. Bu saçayaklarını kısaca açıklayacak olursak; Amerika Birleşik Devletleri'nde yaşayan Diaspora'nın ağırlığı ve Senato'yu etkileyen Lobi gücünü ayrıca da Washington'un Güney Kafkasya'ya olan ilgisini sayabiliriz. ABD'de etkili bir şekilde örgütlenmiş Diaspora'nın Eyaletlerin karar alma mekanizmalarında ciddi ağırlıkları olduğunu biliyoruz. Eyaletlerin üzerinde baskı kuran diaspora ve Ermeni cemaati arasında bu iddia bugün artık bir ticari kampanyaya dönüşmüş durumundadır kanaatini taşıyorum. Çünkü lobi hizmetleri ve senatörler,bunlarla ilgili medya ve akademik gruplar ciddi bir faaliyet içerisindedirler.
Senato'da sürekli olarak konunun gündeme gelmesi iki taraf içinde stratejik öneme sahip Türk-Amerikan ilişkilerini zedelemektedir. Başkan Obama'nın Türkiye ziyaretinde TBMM'de yapmış olduğu konuşmada Türk-Ermeni ilişkilerinin normalleştirilmesi yönünde çabaların ABD tarafından destekleneceğini bu noktada Senato'da 1915 olayları ile ilgili karar almanın süreci olumsuz etkileyeceğini görüşünü vurguladığını gözlemledik.
Rusya'nınSovyetlerin halefi olarak Yakın-Çevre politikası kapsamında yürüttüğü Kafkasya politikası veRusya'dayaşayan Ermeni Diasporası'nın ekonomideki rolü ve ayrıca enerji alanında Gazprom'un etkinliğisayılabilir.Rusya'nın Gürcistan ile giriştiği G.Osetya Savaşı sonrasında Türk-Ermeni ilişkilerinin gelişmesiyönündeki yapıcı tutumu da ayrıca sorgulanması gereklidir. Fakat burada önemli olan nokta; Rusya'nınnormalleşme sürecine özellikle Protokol imzalanırken Dış İşleri Bakanı aracılığıyla olan katkısı ve Ankara'daDış İşleri yetkililerinin de Rusya'nın aktif tutumu ile ilgili açıklamalarıdır. Bu aşamada bölgede projeningerçekleşmesi için Moskova desteği söz konusudur.İşte Amerika-Rusya arasında Ermenistan yönetimi AB sürecini dengeleyici bir mekanizma olarakkullanmaktadır. Hemde ülkesinin yeni şartlara uyum sağlamasını kolaylaştırmak için fırsat olarakgörmektedir.

– Bölgesel Seviye'de yürütülen İlişkiler;

Makro düzeyde Ermenistan'ın dış ilişkilerini kısaca anlattıktan sonra mikro düzeyde değinmek istiyorum.Ermenistan'ın Azerbaycan'la ilişkilerinde yaşanan sorunlar aslında Erivan yönetiminin önceliklisorunlarıdır.Dağlık Karabağ Savaşı ve mülteci sorunları ve bölgenin statüsüne yönelik çalışmalarısayabiliriz.Azerbaycan ve Ermenistan uzun yıllar boyunca Sovyetler Birliği içerisinde beraber yaşamışlardır.SSCB'nindağılması bir otorite boşluğunu meydana getirmiştir. Bu boşluğun da tetiklemesiyle SSCBdöneminde özerkolan dış işlerinde Bakü yönetimine bağlı Ermeni nüfüsun ağırlıkta olduğu Dağlık KarabağAzerbaycan'dantek taraflı olarak bağımsızlığını ilan etmiştir. Bu durum Bakü'nün müdahalesini gündemegetirmiş,akabindeErmenistan'ın da müdahi olmasıyla bölgede sıcak bir çatışma olmuştur. Uluslararası toplumun bölgedegerçekleştirilen katliamlara sessiz kalması ve akabinde ilan edilen ateşkesden buyanagörüşmeler sürüyor.Fakat Ermeni-Azeri liderleri arasındaki görüşmeler halen sonuca bağlanmış değil.
Gürcistan-Ermenistan ilişkileri nispeten daha iyidir. Çünkü iki halk arasında ortak kültürel öğeler vardır.Misal iki kültür de kliselerini Antik Hristiyanlık dönemi gelenekleri ile düzenlenmiştir. Aynı zamanda uzunbir süre Sovyetler idaresinde yaşayan iki halk arasında bugün bir sorun yoktur. Fakat Sovyetlerin dağılması ve akabinde gelişen olaylar Tiflis-Erivan arasında beklenen yakınlaşmayı tersine itmiştir. Çünkü Tiflis Bakü-Ankara arasında geçiş noktası olarak kendini konumlandırmış,bu konumlandırmayla Amerika Birleşik Devletleri ve Batı Dünyası ile yakınlaşmayı tercih etmiştir. Bu tercihi ile Moskova'dan uzaklaşmayıamaçlamıştır. Fakat Erivan,Sovyetlerin dağılmasıyla beraber yaşadığı Dağlık Karabağ sorunu sebebiyle Moskova'yla uluslararası destek adına ilişkilerini derinleştirmiştir. Gürcistan-Rusya arasında 2008 yazında yaşanan Güney Osetya Savaşı sonrasında Tiflis-Erivan ilişkileri daralmıştır.
Türk-Ermeni ilişkilerine de kısaca değinmek istiyorum. Sovyetlerin dağılması sonrasında Ankara Erivan yönetimini tanıdı ve ilişki kurmak istedi. Fakat,Dağlık Karabağ sorunu akabinde Bakü yönetimine destek olmak amacıyla sınırlarını tek taraflı olarak kapatmıştır. Bu durum halen uluslararası düzeyde tartışma konusudur. İkinci olarakda Erivan ve Ankara yönetimleri Osmanlı İmparatorluğu döneminde yaşanan 1915
Olayları hakkında anlaşmazlık halindedir. Erivan yönetimi bu olayların " Soykırım" olduğunu iddia etmekte. Ankara ise bölgede o dönemde otorite boşluğu yaşandığını,Osmanlı İmparatorluğu yetkililerinin Tehcir sırasında gerekli önlemleri almaya çalıştığını fakat I.Dünya Savaşı koşullarında salgın hastalıklar ve yerleşik olmayan aşiretlerin saldırıları söz konusu olduğunu bu gibi sebeplerden dolayı bazı ölümlerin olabileceğini
fakat Doğu Anadolu'da savaş sırasında ve Rus İşgali sırasında Ermeni Çetecilerin de Türklere yönelikkatliamlar gerçekleştirdiklerini,bu durumun ikili ilişkileri zedelememesi gerektiğini ifade etmektedir.Ankara'nın tutumu konunun tarihçilere bırakılması yönündedir.Türk-Ermeni ilişkilerinde üçüncü bir konu daTürk-Ermeni sınırının 60km ilerisinde yer alan Medmazor Nükleer Santralı'nın yer almasıdır. Bu santral dönemin Sovyet teknolojisiyle gerçekleştirilmiş olduğu için sorunlar çıkması muhtemeldir. Küresel düzeyde ve bölgesel düzeyde yürütülen ilişkileri inceledikten sonra Avrupa Komşuluk Politikası bağlamında Ermenistan-Avrupa Birliği Eylem Planları ve önceliklerine göz atacağım. Bu önceliklerin Ermenistan'ın küresel ve bölgesel düzeyde yürüttüğü ilişkilere olasını etkisini ve Güney Kafkasya'daki Bölgesel İşbirliği Süreci'ne olan katkısını irdelemeye çalışacağım.

d) Avrupa Komşuluk Politikası Bağlamında Ermeni-AB ilişkileri ve Eylem Planları ;

Eylem Planları metinlerinde 6.Öncelik Alanı olarak belirtilen Enerji Stratejisinin geliştirilmesi ve MedmazorNükleer Güç Reaktörü ile ilgili hususlar ve 7.Öncelik alanı olarak belirtilen Dağlık Karabağ İhtilafı'nın barışçıl çözümlerin bulunması ile ilgili konular yer almaktadır. Sekizinci öncelik alanında ise Bölgesel işbirliği alanında çaba sarfedilmesi yer almaktadır.Yukarıda ifade etmeye çalıştığımız sorunların önemli bir kısmına müdahil olan Avrupa Birliği Komşuluk Politikası belgelerindeki konuları daha spesifik bir şekilde inceleyelim;Enerji Stratejisinde; Medmazor Reaktörü'nün kapatılması Ermenistan'ın enerji sektörünü Avrupa enerji politikalarına göre uyumlaştırması ve çağın gereklerine göre modernize etmesi yer alıyor.

Yedinci alanda Dağlık Karabağ konusunda diplomatik çabaların artırılması Avrupa Yüksek Temsilcisi ile ilişkiye geçilmesi Minsk Grubu'nun koymuş olduğu normlar üzerinden çalışmaların yapılması ve bence en önemli konu olan halkların birbirine yakınlaştırılması sürecine destek olunması yer almaktadır. Son olarakbölgesel işbirliğinde komşularla olan sorunların çözülmesinde çaba sarfedilmesi AB tarafından destekleniyor.Bütün bu verilere dayanarak Avrupa Komşuluk Politikası'nın Ermeni Dış Politikası açısından 2010'lu yılların konjuktüründe dengeleyici fakat stratejik bir önceliğe sahip olacağını görmek mümkündür.Güney Kafkasya ülkeleri için Avrupa Komşuluk Politikası ülkelerini reformize etmek ve devlet yapılarını güncellemek için anahtar bir rol oynamaktadır,ve Türkiye Avrupa Birliği tam üyelik görüşmelerini yürüten bir ülke olarak bu gelişmeleri yönlendirmeli,İyi Komşuluk İlişkilerini ve Sıfır Sorun Endeksli politikasını ENP ile kaynaştırmalıdır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder